Açsa iyi olacaktı, açtı. "Orhan neredesin abi, çabuk gel. Ya da ben alıyım seni." "..." "Orhan, alo?" "Evdeyim, alırsın"
2 ay önce.. "Hayatım bitti mi çekim?" "Evet şimdi bitti, sen nasılsın, ağrın sancın var mı?" "Biraz, ama doktor normal dedi. Ne zaman geliyorsun, tek başıma doğurtmayacaksın değil mi çocuğu?" "Hemen çıkıyorum leydim, gecikme için özürlerimi sunarım." "Sen yok musun, bu sefer affetmem ama. Kandıramazsın beni bu hoş sözlerle." "Endişelenme, tamam." "Çabuk gel." "Tamam, kapatıyorum." "Tamam."
"Arkadaşlar ben çıkıyorum, dualarınızı esirgemeyin bu baba adayından." Ses gelmedi, arkadaşlarının yüzlerine baktı. "Ertan bir sorun mu var, bu suratlar ne böyle?" "Orhan.." "Ne var oğlum söylesene şunu!" "Bak abi kızacaksın ama, ben söylemek zorundayım. Özge.. Ulaşamıyoruz ona. Galiba İStanbul'da bile değil. Haber vermeden gitmiş. Biliyorsun bu bölümde onun repliği en fazla ve bölümün de yetişmesi lazım." "Yani?" "Yanisi, senaryo değişti. Daha doğrusu eklendi. İşimiz bitmedi yani henüz." "Abi bak gitmem lazım benim. Burcu'nun bana ihtiyacı var. Gitmezsem çok üzülür." "Oğlum ben n'apıyım? Git Nakkaş'a söyle. Uğraş belki bir yol bulunur." "Hey Allah'ım ya!"
"Bu ne demek oluyor. Benim gitmem lazım. Eşimin yanında olmam lazım." "Orhan tamam kardeşim. Az bir işimiz kaldı. Biraz sık dişini." "Ya ben anlatamıyorum galiba. Doğurdu doğuracak karım!" "Valla kalmak zorundasın. Mecbur olduğunu biliyorsundur herhalde. Aksi takdirde..." "Ne? Aksi takdirde ne?!" "Sen anladın bizi. Hadi şimdi vakit kaybetmeden başlayalım. Ya bakma öyle düşmanmışız gibi. Biz ne yapalım? Emirler büyük yerden biliyorsun." "Peki... peki... peki... ..."
"Aah kahretsin çok geç kaldım. Burcu dayan biraz. Hadi be adam gitsene. El kol hareketi yapma lan! Allah'ım!"
Hastahanenin yanındaki çiçekçi gözüne çaptı hızla koşarken. Bir srı gül demeti yaptırdı, en sevdiği çiçekti sarı güller Burcu'nun. Burcu acaba çok kızmış mıdır diye düşündü bir yandan. Ama bunu ailesinin iyiliği için yapmak zorundaydı. Herkesin bazıları gibi önemli bir babası yoktu. Tırnağıyla ve dişiyle kazmak zorundaydı. En küçük bir hatasında kötü şeyler olurdu. Sevilen bir karakter olması onlar için o kadar da önemli değil ne de olsa. Kovmazlar ama süründürürler. Böyle düşünüyordu Orhan şimdi. Fazla düşünmekten olsa gerek. Düştüğünü farkedememişti bile hemen. Hızla kalktı, eşinin odasının önündeydi şimdi. Kapıyı çaldı, ses gelmedi. Girdi içeri. Uyuyordu, uyurken çok güzel göründüğünü de düşündü Orhan. Arkasından Yazgı hemşire geldi. Dikkatlice baktı, hayır bu başka hemşire, değiştirmişler herhalde. "Eşimle siz mi ilgileniyorsunuz?" "Nerdesiniz siz Orhan bey? Burcu hanım hep sizi sayıkladı durdu." "İşim uza..." "Doğumda yanında olmadığınız için size çok kırgın." "Doğum mu? Doğum mu oldu? Ne zaman? Daha bir gün yok muydu?" "Erken geldi bebek. 6 saat falan olmuştur. Belki daha fazla. Burcu hanıma şimdi sakinleştirici verdik. Yoksa bütün gün ağlayacaktı" "Ne zaman gelir kendine, hem kızım nerede benim. Onu görmek istiyorum." "Böyle gelin lütfen."
"Burcu, kızımızı gördüm. Çok güzeldi. Tıpkı senin gibi, çok güzel. Aç artık gözünü. Senden özür dilemem lazım. Kızımdan diledim. Bana gülücük attı. Beni affetmiştir muhtemelen. Sen de affetsen? He?" "Orhan, sen misin, geldin mi? ... Orhan! Nerde kaldın! Seni bekledim ama bir türlü gelmedin. Ben bunu hak edecek ne yaptım da böyle bir şey yaşattın bana. Ne kadar berbat bir duyguydu biliyor musun?! Ne o, cevabın yok mu?!" "Hayatım bak..." "Hayatım deme bana. Bana hayatım falan deme. Sana dedim değil mi? Affetmem dedim. Niye beni ciddiye almadın, niye?" "..."
Şimdi.. Yolda giderken bunları düşündü hep Orhan. Anılarındaki akan göz yaşlarını teker teker saydı parmağıyla. Burcu o olaydan sonra 2 hafta bakmamıştı doğru düzgün kendisinin yüzüne. Tabi birkaç gece eve almamasıyla birlikte. Haklıydı da. Çok incinmişti. Şimdi her şey düzelse de, Orhan o insanların yüzüne baktıkça hatırlayacaktı karısının karşısındaki tüm acizliğini. Hatırlıyordu işte, tekrar, tekrar..
Not: Sayın Samanyolu çalışanları, Özge ve Burcu abla üstlerine alınmasınlar. Bu sadece bir hikaye.
Hadi bakalım devam. (;